Yaşamda hiçbir şey boşuna
ve gereksiz değildir.Tüm olayların, durumların, nesnelerin, canlı ve
cansızların bir görevi, anlamı ve önemi vardır.Dolaysıyla bakış açınızı
geliştirerek size anlamsız gelen birçok şeyin de aslında ne denli anlamlar
içerdiğini çok rahatlıkla görebilirsiniz.Ancak hemen şunu söyleyelim; bu hiç de kolay bir şey değildir. Ya bu değişimi bir travma sonucunda yaşarsınız, yahut da içinizdeki değişim arzusunu hayata geçirerek… Her zaman olduğu gibi buna da yine siz karar vereceksiniz. Hiç bir şey sebepsiz değildir.Tasavvufta TEVAFUK denen bu bakış açısı değişimine, Bilim Dilinde
“PARADİGMA”,denilmektir. Paradigma'nın Türk dil kurumu sözlüğü anlam karşılığı ise "Değerler Dizisi" 'dir.
Lafı daha fazla uzatmadan
ben bu öyküden kendimce çok önemli mesajlar çıkardığımı düşünüyorum. Bakalım
sizlerin yorumları neler olacak?
***
Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir kazada birlikte
ölmüşlerdi.. Gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya
başladılar.
Adam çok susamıştı…
Biraz su bulabilmek ümidiyle yürümeye devam ederken, birden
kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular..
Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir
bahçe kapısı, ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın..
Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu:
“Affedersiniz… Burası neresi?”
Kadın ona gülümsedi:
“Burası Cennet, efendim”
Adam bunun üzerine sevinçle
“Harika…!!!” dedi.
“Peki bana biraz su verebilir misiniz?
Gerçekten çok susadım”….
Kadın cevap verdi:
“Tabii efendim, içeri girin… İçeride dilediğiniz kadar su
bulabilirsiniz..”
Adam köpeğine döndü,
“Hadi oğlum içeri giriyoruz” diyerek kapıya yürüdü..
Ancak kadın onu birden durdurdu:
“Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez.. Hayvanları içeri
almıyoruz…”
Bunun üzerine adam bir an durdu, düşündü ve geri dönüp köpeğiyle
birlikte geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye koyuldular….
Bir süre geçtikten sonra kendilerini bu kez tozlu çamurlu bir
yolda buldular.
Yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapıyla,
yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı…
Adam sordu:
“Affedersiniz…. Bana biraz su verebilir misiniz?”
Dede “içeri gel” dedi…
“Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme var…”
Adam sordu:
“Peki arkadaşım da benimle gelip oradan içebilir mi?”
Dede;
“Tabii…” dedi..
“Çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase
bulacaksın…”
Bunun üzerine adam kapıdan girdi…
Biraz yürüdükten sonra sağ tarafta çeşmeyi buldu..
Adam çeşmeden, köpek de oracıktaki kaseden doya doya içerek
susuzluklarını giderdiler….
Derken adam geri giderek girişte bekleyen dedeye sordu:
“Su için çok teşekkür ederim… Peki burası neresi?..”
Dede “Burası cennet” dedi.
Bunu duyan adam şaşırdı!
“Ama nasıl olur?.. Az önce burası gibi kırık dökük olmayan
muhteşem bir yere gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler…”
Dede “Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?” dedi…
“Ama orası Cehennem..”
Adam iyice şaşırmıştı “Peki ama orası sizin adınızı kullanarak
insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz..?”
Dede gülümsedi:
“Kızmıyoruz… Çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını
yarı yolda bırakanları Cennet’ten uzak tutuyorlar….”