KURUMLARIN BAŞARISINDA EĞİTİMİN ROLÜ
“Madem ki biliyorsun, niye öğretmiyorsun?-Ludingirra (Sümerli eğitmen ve şair, günümüzden 4000 yıl önce)
Bilindiği gibi, insanın eğitimi doğduğu andan itibaren başlar ve ölünceye kadar devam eder. Okul öncesi ve okul süresince devam eden eğitim, mesleğe atıldıktan sonra da sürer gider. İşe başlamakla kişinin eğitimi tabii ki sona ermez, görevinin gerektirdiği, kendisinden hizmet beklenen konularda sürekli eğitim görmezse başarılı olması mümkün değildir. Kısacası, kişinin sistematik eğitim sürecine dâhil edilmesi gereklidir.
Bu gerekliliğin çıkış noktası, gelişen dünya koşullarına ve teknolojik yeniliklere paralel olarak, hangi unvan grubunda olursa olsun çalışan kesime gerekli bilgi ve becerileri kısa zaman diliminde en etkin bir şekilde kazandırma çabası olmalıdır.
Ünlü İngiliz iktisatçı “Adam Smith”in güzel bir sözü var,
“Demiryollarının % 5′i demirse % 95′i İNSAN’dır.”Sadece sermaye ya da diğer maddi unsurlara yapılan yatırımı gerçekleştirebilirsiniz ancak insana yapılan yatırım gerekenin altında olduğu sürece başarı gelmez. Kurumlar sadece bilânço tabloları, gelir gider eğrileri ve sayılardan oluşmamakta. Kurumların başarılı olabilmeleri öncelikle her çalışanı gerçekten başarılı olabileceği, bilgi, beceri ve yeteneklerini gösterebileceği doğru alanlarında çalıştırabilmek, önlerine mesleki bir vizyon koyarak kariyer gelişimlerine yardımcı olmaktır.
Bunun için gerekli olan ana unsur ise, eğitimdir.
Çağımız, bilgi ve ileri teknoloji çağı, bu çağın en temel ve vazgeçilmez unsuru bilgi toplumu ve bilgili eğitimli insan gücüdür. Bu çağı ıskalamamak , gelişen dünya ve onun koşulları ile aynı zaman diliminde omuz omuza ileriye doğru ilerlemek ancak eğitim yatırımı ile olabilir. Başarılı kurumlara baktığımızda başarılarının arkasında ki en önemli gücün eğitim olduğu görülmektedir.
Kurumların kendilerini var eden insanlarına sistematik ve planlı bir eğitim süreci ile bilgi yatırımı yapmaları, tüm çağdaş yenilik ve gelişmelerden haberdar etmeleri kurumların ve ülkemizin yararınadır.
Çalışanlara düşen en önemli görev ise; her şeyi kurumdan beklememek ve kişisel enerjileri en olumlu ve optimum şekilde kullanarak öğrenmek ve bütün bu öğrenilenleri bir takım ruhu içerisinde hayata geçirmek olmalıdır.
“Madem ki biliyorsun, niye öğretmiyorsun?-Ludingirra (Sümerli eğitmen ve şair, günümüzden 4000 yıl önce)
Bilindiği gibi, insanın eğitimi doğduğu andan itibaren başlar ve ölünceye kadar devam eder. Okul öncesi ve okul süresince devam eden eğitim, mesleğe atıldıktan sonra da sürer gider. İşe başlamakla kişinin eğitimi tabii ki sona ermez, görevinin gerektirdiği, kendisinden hizmet beklenen konularda sürekli eğitim görmezse başarılı olması mümkün değildir. Kısacası, kişinin sistematik eğitim sürecine dâhil edilmesi gereklidir.
Bu gerekliliğin çıkış noktası, gelişen dünya koşullarına ve teknolojik yeniliklere paralel olarak, hangi unvan grubunda olursa olsun çalışan kesime gerekli bilgi ve becerileri kısa zaman diliminde en etkin bir şekilde kazandırma çabası olmalıdır.
Ünlü İngiliz iktisatçı “Adam Smith”in güzel bir sözü var,
“Demiryollarının % 5′i demirse % 95′i İNSAN’dır.”Sadece sermaye ya da diğer maddi unsurlara yapılan yatırımı gerçekleştirebilirsiniz ancak insana yapılan yatırım gerekenin altında olduğu sürece başarı gelmez. Kurumlar sadece bilânço tabloları, gelir gider eğrileri ve sayılardan oluşmamakta. Kurumların başarılı olabilmeleri öncelikle her çalışanı gerçekten başarılı olabileceği, bilgi, beceri ve yeteneklerini gösterebileceği doğru alanlarında çalıştırabilmek, önlerine mesleki bir vizyon koyarak kariyer gelişimlerine yardımcı olmaktır.
Bunun için gerekli olan ana unsur ise, eğitimdir.
Çağımız, bilgi ve ileri teknoloji çağı, bu çağın en temel ve vazgeçilmez unsuru bilgi toplumu ve bilgili eğitimli insan gücüdür. Bu çağı ıskalamamak , gelişen dünya ve onun koşulları ile aynı zaman diliminde omuz omuza ileriye doğru ilerlemek ancak eğitim yatırımı ile olabilir. Başarılı kurumlara baktığımızda başarılarının arkasında ki en önemli gücün eğitim olduğu görülmektedir.
Kurumların kendilerini var eden insanlarına sistematik ve planlı bir eğitim süreci ile bilgi yatırımı yapmaları, tüm çağdaş yenilik ve gelişmelerden haberdar etmeleri kurumların ve ülkemizin yararınadır.
Çalışanlara düşen en önemli görev ise; her şeyi kurumdan beklememek ve kişisel enerjileri en olumlu ve optimum şekilde kullanarak öğrenmek ve bütün bu öğrenilenleri bir takım ruhu içerisinde hayata geçirmek olmalıdır.
Eğitim sisteminde sorunların olması doğaldır, ancak çözüm için önce sorunun varlığını kabul etmek gerekmektedir. Eğitimin “çoktan seçmeli” soru çözmeye, sınavın “elemeye” indirgendiği mevcut eğitim sisteminin ciddi bir reforma ihtiyacı vardır. Olay; akademisyeni, öğretmeni, uzmanı ve politikacısıyla toplumun tümünü ilgilendirmektedir. Suçlu aramadan, taraf olmadan, eleştirileri doğru algılayarak; eğitimbilimin yol göstericiliğinde dünyadaki başarılı örnekleri yorumlayarak ve ülkedeki mevcut bilgi birikiminden azami oranda yararlanarak “ortak çıkar” bilinciyle çalışmak gerekmektedir
Serap Hanım, teşekkürler, selamlar...FÇ
YanıtlaSilBEN TEŞEKKÜR EDERİM SAYIN HOCAM.SY
Sil